BALIKESİR KEPSUT İLÇE MİLLÎ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ

DÖGEP TOPLANTISI

Kepsut DÖGEP OCAK Toplantısı Şube Müdürü M.Erkan ERGEN Başkanlığında tüm DinKültürü Ahlak Bilgisi Öğretmenlerimizin katılımyla gerçekeleşti.Bu ayki konuyu Mahmudiye Ortaokulu Din Kültürü Ahlak Bilgisi Öğretmeni NEVFEL AKYAR sundu.
DÖGEP TOPLANTISI

DÖGEP 2021-2022 Aralık-Ocak Konusu Hz. Muhammedin (s.a.s) Eğitim Anlayışı ve Eğitim Metodu

                        Hz. Peygamber bir defasında mescide geldiğinde bir grup inananın nafile namaz kıldığını diğer grubun ise eğitim faaliyeti ile meşgul olduğunu görmüş ve şöyle demiştir: "Her iki grup da iyi şeylerle meşguller. Ancak, Allah'tan bir şey isteyip dua edenlere o şeyi verip vermemek, tamamen O'na ait bir durumdur. Hâlbuki diğer gruptakiler ilim elde ediyorlar ve cehaleti kovuyorlar. Ben bir öğretmen olarak gönderildim." (İbn Mace, Mukaddime 17.) Hz. Peygamberin eğitim metodunu genel olarak iki şekilde sınıflandırabiliriz: davranışlarını başkalarının örnek almasını sağlamak veya çeşitli öğretim yöntem ve teknikleri kullanarak insanların dinî değerleri benimsemelerini sağlamak. Özellikle Enes b. Malik örneğinden Hz. Peygamber, kendi terbiyesine verilen bu genci örnek davranışlarıyla etkilediğini model ve örnek alma yoluyla öğrenmesine imkân sağladığını öğrenmekteyiz. Örneğin torunlarından Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin'i sırtına alarak mescide girmiştir. Namaz esnasında torunu sırtında olduğu için secdede oldukça uzun bir süre kalmıştır. (Buhari, Ezan, 65.) Böylece diğer Müslümanlara çocuklara nasıl davranacakları konusunda bizzat örnek olmuştur. Hz. Peygamber bilgiyi herkese ulaştırmanın gerekli olduğunu aktarmıştır. O, sadece belli kesimlerdeki kişilere ya da belli yaş grubundaki kimselere değil tüm insanlığa eğitim hizmetinin ulaştırılmasına çalışmıştır.

                     Hz. Peygamber'in öncelikli hedef kitlesi yetişkinler olmakla birlikte, çocukların eğitimleriyle de ilgilenmiştir. Hem yetişkinlerin hem de çocuk ve gençlerin bulunduğu ortamlarda eğitim etkinlikleri yapmıştır. Bir çok örnek onun sohbet halkasında küçük yaştaki bireylere de yer verdiğini onlara birçok konuda eğitim alabilecekleri imkanı sağladığını göstermektedir. Peygamber Efendimiz kadınlar için de uygun olabilecek şekilde eğitim ve öğretim ortamlarını düzenlemeye önem vermiştir. Kadınlar vakit, cuma ve bayram namazlarına katılıp Hz. Peygamber'in hutbe ve vaazlarını dinlemişlerdir. Hanım sahabilerden Ümmü Hişam bint Harise'nin, "Ben Kâf suresini cuma namazlarında Hz. Peygamber'den öğrendim. Çünkü o, her cuma günü minberde Kâf suresini okurdu." (Müslim, Cuma 51.) sözleri bunu göstermektedir. Diğer taraftan Hz. Peygamber, kadınların okuma yazma öğrenmelerini daima teşvik etmiş, hanımlarından Hafsa'ya okuma yazma öğretmek üzere Şifa Hatun adındaki sahabeyi görevlendirmiştir. (İbn Hanbel, Müsned, VI, 372.) Ayrıca kadın sahabeler, birçok zaman Hz. Muhammed'in huzuruna gelerek soru sorma imkânı bulabilmekteydi. Hz. Peygamber öğretim için kendilerine özel bir zaman ayrılmasını isteyen kadınların talebini uygun görerek onlara da ayrı bir gün tahsis etmiştir. (Müslim, Birr, 46; Buhari, İlim, 36.) Hz. Peygamber'in, öğrenebilir konumda olan herkese bilginin ulaştırılması prensibi ilamda "beşikten mezara kadar devam eden bir süreç" olarak değerlendirmesiyle yer bulmuştur. Mesela 100 yaşını aşkın ömür sürmüş olan Enes b. Malik, hayatı boyunca öğrenme ve öğretme faaliyetlerine devam etmiş ve öldüğünde tabiîn "ilmin yarısı gitti." diye hayıflanmıştır. Hz. Peygamber örgün eğitim kurumlarının bulunmadığı bir dönemde yaşamış olmasına rağmen, çeşitli öğretim yöntemleri kullanarak dinî bilgileri insanlara, anlayabilecekleri bir tarzda sunmuştur. O, anlatım, soru cevap, örnekleme, tedric, kıssa yoluyla anlatma, yaparak öğretme, şekil ve şemalarla öğretme, gözlem yapma, araştırmaya yöneltme, teşvik ve sakındırma gibi yöntemler kullanarak insanları irşad etmiştir. Onun öğretim ilke, yöntem ve tekniklerini şu şekilde kısaca inceleyebiliriz. Eğitim İlkeleri a. Ferdi Farklılıklar İlkesi: Hz. Muhammet (s.a), eğitim uygulamalarında ferdi farklılıklar ilkesine çok dikkat etmiş ve her seviyede bu ilkeye bağlı kalmıştır. Dinleyicilerin ve soru soranların anlayışına ve seviyesine göre hitap etmiş, yeni başlayanların durumlarını göz önünde tutmuş, son noktaya gelmiş olanlara öğrettiklerini onlara öğretmemiş, herkesin sorusuna onu ilgilendiren kadarıyla ve durumuna uygun cevaplar vermiştir. b. Küçük Adımlar İlkesi: Hz. Muhammet'in şanlı tevhit mücadelesi de tedricilik ilkesinin yansımalarıyla doludur. Hz. Peygamber, belli ön kabulleri olan yetişkinlerden oluşan bir topluluğa gönderilmiştir. Yetişkinlerin yıllar öncesinden edindikleri ve alışkanlık haline getirdikleri davranışlarını ve kendileri için dünya görüşü, hayat tarzı haline getirdikleri anlayış ve düşüncelerini terk etmeleri, onların yerine yenilerini benimsemeleri kolay olmamakta, belli bir zaman almaktadır.

                      Hz. Peygamber'in (s.a) eğitim-öğretim faaliyetlerinde tedriç esastır. O, her şeyi bir anda öğretmemiş, gerekli bilgileri ihtiyaca göre adım adım muhataplarına aktarmış, daha iyi alınıp zihinlere yerleşmesi adına bilgileri öğretirken önem sırası gözetmiş, parça parça, bölüm bölüm öğretmiştir. Kendisine gelen bir bedeviye İslam'ın esaslarını adım adım beş vakit namaz, Ramazan orucu ve zekat olarak tanıtıp anlatması buna verilebilecek örneklerden bir tanesidir. c. Zamanlama İlkesi: Hz. Peygamber (s.a), vaaz ve ilim sohbetlerinde ashabının uygun vakitlerini gözetmiş, ashabı sıkmamak, psikolojik olarak bilgiyi almaya daha elverişli olmaları adına her gün değil ara ara nasihatlerde bulunmuştur. Eğitimde zamanlama ilkesi açısından Hz. Peygamber (s.a), öğretmek istediği şeye uygun düşen durumları çoğu zaman fırsat bilmiş, zamanlamayı dikkate alarak öğretmek istediği şeyle buna uygun düşen durum arasında bağlantı kurmuştur. d. Somuttan-Soyuta İlkesi: Hz. Peygamber (s.a) bazı soyut kavramları, anlaşılması kolay ve göze hitap edecek tarzda şekiller çizerek anlatmış, böylece zihinlerde canlandırılması zor olan bazı meseleleri kavramada muhataplarına daha net anlama ve algılama olanağı sunmuştur. Örneğin soyut bir kavram olan "Allah'ın yolu" kavramını düz bir çizgi çizerek, batıl yolları ise bu düz çizginin sağına-soluna çizdiği çizgilerle anlatmış, kaza-kader, tabii ölüm, ansızın ölüm gibi soyut bazı konuları da çizgiler ve resimler yoluyla açıklayıp anlatmıştır. e. Sevgi İlkesi: Hz. Peygamber'in (s.a.v) eğitiminde bir ilke olarak sevgi, sadece kalplerde saklı bir duygu değil her davranışta kendisini gösteren bir değerdir. Bu durum bazen bir tebessümle bazen de davranışlar yoluyla ortaya konur. Sevgi ilkesi üzerine bina edilmiş nebevi eğitimden geçen sahabe de Resulullah'ı (s.a.v) canlarından aziz bilip sevmiş, bu sayede onun verdiği eğitimden en yüksek düzeyde istifade etmişlerdir. Eğitim Metotları a. Anlatım Metodu: Bu metot Hz. Peygamber (s.a) tarafından da sık sık kullanılmıştır. O, konuşmalarında kısa ve özlü mesajlar vermeye özen göstermiş; sözü uzatıp abartmayı tenkit etmiş; kendisini az ve öz söz söyleyen (cevâmiu'lkelîm) birisi olarak tarif etmiştir. Konuşması her zaman açık ve akıcı olmuş; yapmacıklıktan uzak ve samimi olup edebe aykırı unsurlardan arınmıştır. Hz. Peygamber (s.a), insanlara akli seviyelerine uygun hitap etmiş; sözüne yeminle başlamak, dolaylı anlatma gibi anlatıma dair unsurları sıklıkla kullanmıştır. Anlatım esnasında ses tonunu ve bakışlarını ayarlamaya özellikle dikkat etmiş; konuşurken tek bir kişiye veya noktaya bakmamış; jest ve mimiklerini yerli yerinde kullanarak beden diliyle de muhataplarını eğitmiş; dinleyicilerin sayısının çokluğuna göre durumunu değiştirip oturarak, ayakta ya da yüksek bir yere çıkarak insanlara hitap etmiştir. Bazen dikkatini tamamen vermesi için muhatabın elini veya omuzunu tutarak fiziksel temas sağladığı da olmuş; anlatım esnasında kendisine yapılan itirazları daima sükûnet ve itidalle karşılamıştır. Bu uygulamaların tamamı eğitici bir nitelik arz etmekte olup Hz. Peygamber'in (s.a) anlatım metodunu kusursuzca ve başarıyla uyguladığını göstermektedir. b. Soru-Cevap Metodu: Hz. Peygamber (s.a), soru sormayı teşvik etmiş,soru-cevap metodunu geniş bir tarzda ve bütün boyutlarıyla kullanmıştır. Hemen hemen her ortamda değişik sorulara muhatap olan Hz. Peygamber (s.a) bu soruların hiçbirini geri çevirmemiştir. O, bazen dinleyicilerin zihin dünyalarını anlatacağı konuya hazırlamak ve dikkatlerini çekmek için öğretime hazırlayıcı tarzda sorulardan yararlanmış; bazen soruya soruyla karşılık vererek muhatabın dikkatini bir noktada toplamış; bazen özel bir soruya -arkasından gelebilecek muhtemel soruları da hesaba katarak- genel ve kapsamlı bir cevap vermiştir. Yerinde olmayan soruları uygun bir dille ve soru sahibini uyararak cevaplamış; muhataplarını düşündürmek, keşfetmeye yöneltmek için soruları bilmece şeklinde sorduğu da olmuştur. Hz. Peygamber (s.a), kimi zaman da başkalarına bir şeyler öğretmek amacıyla bilen birisine sorular yöneltmiş, bazen de hükmü tam olarak ifade etmek için soru sorandan sorusunu tekrarlamasını istemiş; sorduğu sorulara doğru cevaplar veren ashabı övmeyi de ihmal etmemiştir. c. Tartışma (İstişare) Metodu: Hz. Peygamber (s.a), kendisine vahiyle bildirilmemiş olan konularda kendi görüşünü mutlak doğru olarak görmemiş, meseleleri daima ashabıyla tartışıp fikir paylaşımında bulunmuştur. Allah (c.c), Hz. Peygamber'e (s.a) sorunları çözmede ashabıyla istişare etmesini, kesin karar verdiğinde de Allah'a güvenmesini emretmiş (Âl-i İmran, 159), iman edenlerin, sorunlarını birbirleriyle müzakere ederek çözdüklerini özellikle vurgulamıştır (Şura, 38). Hz. Peygamber (s.a), Kur'an-ı Kerim'in istişare emrine uygun olarak ashabını eğitirken sık sık tartışma metodunu kullanmış, bu metodun uygulanışı esnasında kaba sözlere, ayıplama, alay, eğlenme, karşı tarafı küçük görme gibi davranışlara kesinlikle izin vermemiş, tartışmalarda geçerli, sağlam ikna metotlarını benimsemiştir. Hz. Peygamber'in (s.a), yalnızca bir oğluna bağışta bulunup bu kararına kendisini şahit tutmak isteyen birisiyle meseleyi tartışıp sonunda adaletsizliği gerekçe göstererek şahitliği kabul etmememesi; Bedir savaşında savaş konumuyla ilgili olarak konuyu ashabıyla tartışıp sonunda Hubab b. Münzir'in (r.a) görüşünü uygulaması; yine Bedir esirlerine yapılacak muameleyi ashabıyla görüşüp tartışması onun, tartışma metoduyla ilgili uygulamalarına örnek gösterilebilir. d. Örnek Verme (Temsil) Metodu: Temsil metodu, Hz. Peygamber'in (s.a) eğitim-öğretim modelinde önemli bir konumdadır. Resulullah (s.a), anlatımlarında çoğu zaman doğrudan ifadeler kullanmış, bunun yanında insanların gördükleri, tattıkları, hissedip tutabildikleri şeyleri örnek getirerek misallerin çoğunu yakın çevreden seçmiştir. Bu sayede muhatapların meseleleri anlamaları daha kolay hale gelmiştir. Hz. Peygamber (s.a.) anlatımlarında çok çeşitli temsillerden yararlanmıştır. Kur'an okuyan mü'mini kokusu ve tadı olan portakala, okumayanı sadece tadı olan hurmaya benzetmiş; Kur'an okuyan münafığı kokusu güzel tadı acı olan fesleğene, okumayanı ise kokusu ve tadı acı olan ebu cehil karpuzuna benzetmiştir.

                      Toplumsal hayatta bir arada yaşamayı bir geminin alt ve üst katlarında yolculuk eden bir gruba; iyi arkadaşı misk taşıyan kimseye, kötü arkadaşı ise körük üfüren kişiye; kendi durumuyla diğer peygamberlerin durumunu bir bina inşa edip bir kiremitini yerleştirmeyen bir adamın haline benzetmiş, kendisinin peygamber olarak gönderilmesini son kerpiçin yerleştirilmesiyle ilişkilendirip açıklayarak temsil metodunu kullanmıştır. Hz. Peygamber (s.a) farklı birçok konuda örnekler getirerek temsil metodunu aktif bir şekilde kullanmıştır. e. Kıssa Metodu: Kıssa Metodu İslam eğitiminin vazgeçilmez metotlarından olup hem ayetlerde hem de Hz. Peygamber'in (s.a) uygulamalarında yerini almıştır. Hz. Peygamber (s.a) birçok olay, olgu ve değeri anlatırken kıssa metodundan yararlanmıştır. Salih amelin önemini ortaya koyarken ağzını büyük bir kayanın kapattığı bir mağaraya sığınan ve yaptıkları salih amellerle Allah'a (c.c) dua edip mağaranın açılmasını sağlayan üç kişinin kıssası; nimete şükür ve yardıma teşvikle ilgili İsrail oğullarından alaca hastası, kel ve kör üç kişinin kıssasını; iyi niyetle yardım etme konusunda bir fahişeye infakta bulunan adamın kıssası; Hz. Peygamber'in (s.a) ashabıyla paylaştığı önemli kıssalardır. f. Model Sunma (Yaşayarak Öğretme) Metodu: Hz. Peygamber'in (s.a) eğitim-öğretim metotlarının en önde gelenlerinden birisi de yaşamı, iyi halleri, model davranışları yoluyla yaparak ve yaşayarak / uygulamalı öğretmek olmuştur. O, bir şey emrettiğinde bunu ilk önce kendisi yapar, ardından insanlar bunu örnek alır ve O'nda gördükleri gibi yaparlardı. Yasakladığı bir şeyi de ilk kendisi terk ederdi. Sahabe, yüksek bir motivasyonla Hz. Peygamber'den (s.a) uygulamak ve başkalarına öğretmek için sürekli bilgi talep etmiş, Hz. Peygamber de (s.a) öğrettiği hususların mümkün olduğu ölçüde yerine getirilmesini istemiş, öğrettiği şeyler uygulandığında memnuniyetini belli etmiştir. Bir seferinde Cuma namazını minberin üzerine çıkarak kıldırmış, bu uygulamasına kendisinin nasıl namaz kıldığını sahabenin daha kolay görüp öğrenmelerini gerekçe göstermiştir. Hz. Peygamber (s.a), hayatın her alanında birçok konuda model olma yoluyla öğretmenin örneklerini göstermiştir. g. Özendirme-Sakındırma Metodu: Hz. Peygamber (s.a), yapılmasını istediği hayırlı şeylere teşvik için özel gayret sarf etmiş, yapılmasını yasakladığı şeylerle ilgili de ashabını korkutacak derecede ve özellikle sakındırmıştır. Bunu yaparken hayırlı işlerin sevabını zikredip sağlayacağı faydalara dikkat çekmiş, yasaklarla ilgili olarak da azabı ve kötü neticeyi hatırlatıp ikazlarda bulunmuştur. Teşvik ve sakındırma arasında daima dengeli bir yol izleyip itidali gözeten Hz. Peygamber (s.a), muhataplarını sadece korkutarak nefret ettirip uzaklaştırmadığı gibi sadece teşvik ederek tembelliğe de sevk etmemiştir. Konuşmalarında "cahillik, ilim öğrenmede gevşeklik, faydasız ilim, elbiseyi kibirle yerde sürüme, iyiliği başa kakma, yalan yere yeminle malın fiyatını yükseltme" gibi konularda ashabı sakındırmış; "köle azad etme, onlara güzel muamelede bulunma, insanlara ikramda bulunma, selam verme" gibi birçok konuda da teşvik edici sözlere yer vermiştir. h. Öğütle İkna Metodu: Hz. Peygamber (s.a) öğütle muhataplarını ikna etme metodunu kullanmış, bu metodu kullanırken ölüm ve hastalık halini hatırlatma, ahiret ve hesap gününü hatırlatma gibi motiflerden yararlanmış; kişinin, dostunun öğütlerinden etkilenebileceğini, bu nedenle dost seçiminde dikkatli olunmasını istemiştir. Hz. Peygamber (s.a), öğüt verirken muhataplarına son derece nazik davranmış, tatlı bir dil, yumuşak bir üslûp kullanmıştır. Yeni Müslüman olduğu için namazda konuşulmaması gerektiğini bilmeyen sahabeyi şefkatle uyarıp öğüt vererek ve işin doğrusunu anlatarak ikna etmiş, yine hurma ağaçlarını taşlayan bir çocuğa yaptığının yanlışlığını öğüt vererek anlatıp onu ikna etmiş, sonra onun için bereket duası etmiştir. Konuyla ilgili en çarpıcı örneklerden biri de zina yapma isteğiyle izin isteyen bir gence Hz. Peygamber'in (s.a) yaptığı ikna edici konuşmadır. Başlıca Kaynaklar Kılavuz, M. Akif, Peygamberimizin Eğitim Anlayışı, Diyanet Aylık Dergi, 263, 2012 Gürel, Ramazan, Hz. Peygamber'in (S.A.) Eğitim-Öğretim Modelinde Belli Başlı İlke ve Metotlar, Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi, 1/2, 2015, ss.7-29 Ahmed b. Hanbel Müsned, İstanbul, 1982. Aydın, Mehmet Zeki, Din Öğretiminde Yöntemler, TİDEF Yayınları, Ankara 2005. Bayraktar, Mehmet Faruk, İslam Eğitiminde Öğretmen-Öğrenci Münasebetleri, İFAV Yayınları, İstanbul 2007. Buhari, el-Edebü'l Müfred, İstanbul 1979. Cebeci, Suat, Din Eğitimi Bilimi ve Türkiye'de Din Eğitimi, Akçağ Yayınları, İstanbul 2005. Ebu Gudde, Abdü'l-Fettah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed ve Öğretim Metodu, trc. Enbiya Yıldırım, Yasin Yayınları, İstanbul 2001. Özbek, Abdullah, Bir Eğitimci Olarak Hz. Muhammed, Selam Yay., Konya 1988, s. 138-289.

Kasapzade Mah. Hürriyet Cad. No2 KEPSUT BALIKESİR - 0266 576 30 78

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.